İnternet suçları ile ilgili şikayetleri almak üzere 2000 yılında kurulan merkez, yıl içerisinde bilgisayar korsanlarının faaliyetlerinden etkilenenlerden 300,000 şikayet aldı.

Çarşamba günü yayımlanan rapora göre, şirket yöneticilerine ya da tedarikçilere ait gibi gözüken sahte elektronik postalar kullanarak para transferi yapılmasını sağlayan siber suçlular nedeniyle ise şirketler 360 milyon dolar kaybetti.

IC3, kullanıcıların bilgisayardaki dosyalarını kilitleyerek yeniden erişim için ücret ödemeye zorlayan yazılımlar (ransomware) nedeniyle 2,673 şikayet alındığını ve bu tür yazılımlardan kaynaklanan zararların toplam 2.4 milyon doları aştığını açıkladı.

Mayıs ayında, WannaCry adlı bu tür bir yazılımın kullanıldığı siber saldırı 150’den fazla ülkede 300,000 bilgisayarı etkilemiş; fabrikaların, hastanelerin, alışveriş merkezlerinin ve okulların sistemlerinde sorunlara yol açmıştı.

Söz konusu uygulama ve sayfa üreticileri ortaya çıkardıkları bu platformlar üzerinden ise popüleritesine göre reklam gelirleri elde edebiliyor. Reklam gelirlerini arttırabilmek içinde takipçi, yorum ve beğeni skalasını üst seviyeye çıkarması gerekiyor. Bunun içinde platform sahipleri çeşitli yöntemlere başvurabiliyor. Bu yöntemlerden en çok kullanılanlarından birisi de fake hesap sahtekarlığı.

Bu yöntemler arasında platform sahiplerinin en çok başvurduğu takipçi, yorum ve beğeni satın alma olarak biliniyor. Bazı kişilerin sahte hesaplarla birçok platforma söz konusu desteği belirli ücretler karşılığında sağladığı biliniyor.

Tayland’ın başkenti Bangkok’da da kiralık bir eve polisin yaptığı baskın sonucunda modern sahtekarlık denebilecek Clickfarm adında kurulmuş bu sistem ele geçirildi. 3 Çinli adamın bulunduğu evde tam tamına 474 adet iPhone 5S, 5C ve 4S modellerinden oluşan ve bunların bağlı olduğu 10 bilgisayar tarafından kontrol edilen sistemin bulundu. Ayrıca bu sistemin yanı sıra cihazlarda kullanılmak üzere alındığı tahmin edilen 347.000 SIM kart ele geçirildi.

Yapılan incelemeler sonunda kurulmuş Clickfarm sistemi, Çinli popüler mesajlaşma uygulamasına geniş bir bot servisi sağlamak için kurulduğu belirtildi. Ayrıca ünlü şirketin Clickfarm sistemi için kullanılan telefonlar ve sistemi tedarik ettiği ve çalışanlarada 4500 dolar ücret ödediği ortaya çıktı.

Dünya çapında tanınan mesajlaşma uygulaması WeChat’in bu karıştığı ilk bot skandalı değil. Daha öncesinde fake hesaplar ile yapay şişkinlik yapma için bu tür yöntemlere başvurduğu biliniyor. 700 milyondan fazla kullanıcısı bulunan mesajlaşma uygulaması WeChat’e söz konusu durumun nasıl yansıyacağı ise henüz bilinmiyor.

Belirtilene göre Clickfarm sisteminin Tayland’a iletişim maliyetlerinin daha uygun olduğu gerekçesi ile kuruldu düşünülüyor. Ayrıca sistemi yöneten 3 kişi ise 5 yıllık hapis cezasıyla yargılanacaklar.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan, BTK’nın ev sahipliğinde düzenlenen “e-Safe Siber Güvenlik Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, dijital ekonominin faydalarından yararlanabilmek için internet’e ve bilgi teknolojilerine yönelik güvenli bir ortam oluşturulması gerektiğini söyledi.

Sanal ortamda siber güvenliğin artırılmasının önemine işaret eden Sayan, 2016’da dünya genelindeki DDoS saldırılarına bakıldığında, artık saniyede 100 gigabaytlık girişimlerin sıklıkla karşılaşılır olduğunu, geçen yıl 1 terabayta yakın iki saldırı gerçekleştiğini belirtti.

Sayan, 2016’nın siber dünyada da Türkiye’ye yönelik saldırıların, iç ve dış tehditlerin arttığı bir yıl olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“2016’da bir önceki yıla göre hizmet engelleme saldırıları 6 kat arttı. SOME’lerin sayısı geçtiğimiz yıl yüzde 40 artmış olup, bugün itibarıyla 585 kurumda bu ekiplerden kurulmuş durumdadır. USOM üzerinden kurum kuruluşlara yaptığımız zafiyet bildirimlerinde 2016’da bir önceki yıla göre yaklaşık 20 kat, alarm, uyarı ve genel güvenlik duyurularında ise 9 katlık artış oldu. Vatandaşlarımızın kredi kartı ve hesap bilgilerini çalma, zararlı yazılım yayma amaçlı internet adreslerini tespit ederek önlemler alıyoruz. Bu kapsamda, tespit ettiğimiz sitelerin sayısında bir önceki yıla göre yaklaşık 2 kat artış meydana gelmiştir.”

“2019’da 6 milyon siber güvenlik çalışanına ihtiyaç olacak”
İnternet ortamında mutlak bir güvenlikten bahsetmenin mümkün olmadığına işaret eden Sayan, siber saldırılara karşı daima ileri düzeyde teyakkuzda olmak ve özellikle önleyici mahiyette tedbirleri sürekli geliştirmek gerektiğini dile getirdi.

Siber güvenliğinin sağlanması için gündelik tedbirler yerine belirli program ve süreçler dahilinde çalışma yürüttüklerini belirten Sayan, siber kapasite inşası kapsamında USOM’daki üst düzey siber güvenlik uzman sayısının artırılması, SOME’lerin insan kaynağının nicelik ve nitelik olarak geliştirilmesi üzerinde durduklarını bildirdi.

Sayan, yayınlanan raporların 2019’da dünya genelinde 6 milyon siber güvenlik çalışanına ihtiyaç olacağını gösterdiğini ifade ederek, “Bu da ülkemiz ölçeğinde baktığımızda on binlerce uzman ihtiyacı anlamına geliyor. Bizler bu doğrultuda planlamamızı yaparak gerekli ihtiyacı karşılayacak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Teknolojiye yatkınlığı üst düzeyde bulunan gençlerimizdeki potansiyeli açığa çıkararak, uzman ihtiyacını karşılamayı hedefliyoruz.” dedi.

Bilim ve Teknoloji Merkezinin ikinci kanadı olarak Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan ve TÜBİTAK’ın desteklediği Uzay ve Havacılık Merkezinin yakında temeli atılacak.

Son 3 yıl içinde 350 bin ziyaretçiyi ağırlayan ve özellikle çocuklara okulda gördükleri teorik eğitimi pratiğe dönüştürme imkanı sunan Bilim ve Teknoloji Merkezi, aynı zamanda Türkiye’nin uzay ve havacılık merkezi projesiyle Bursa’yı dünya ligine taşıyacak. 120 milyonluk bir bütçe ile gerçekleştirilecek olan yatırım hakkında bilgi veren Bilim Teknoloji Merkezi Genel Koordinatörü Rıfat Bakan, “Şu anda kurulacak sergilerin neler olacağı ve tasarımları tamamlandı.

Türkiye’nin ilk uzay ve havacılık merkezini Bursa’da inşa edecek olmanın heyecanını yaşıyoruz. Yakın bir zaman içerisinde temeli de atılacak. Uzay çalışmaları bildiğiniz gibi dünyada gelişmiş ülkeler tarafından büyük bir rekabetle sürdürülmektedir. Başta bilimsel proje olarak bakılan uzay ve havacılık, artık önemli bir gündem maddesi oldu. Yer altı madenlerinden hava durumuna kadar hemen her şey uzaydan yapılıyor. İnanıyorum ki geleceğin astronotları, pilotları burada eğitim alan gençlerimizden çıkacak. Onlar Türkiye’yi ileriye taşıyacaklar” dedi.Dünya çapında yatırım ve çalışmalarıyla Amerika’nın ve Rusya’nın uzay ve havacılıkta önemli imkanlara sahip olduğunu ifade eden Bakan, “Türkiye’nin de bu alanda var olabilmesi için gerçekten bu yatırımların yapılması gerekiyor. Her şeyde sona gelindi. Bundan sonra inşaat aşaması var. Temelin atılmasıyla birlikte 18 ay sonrasında ilk ziyaretçilerine kapılarını açmasını bekliyoruz” diye konuştu.